Stellantis bu artışı fark ederek hibrit araç pazarında önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Şirket 2024 yılı sonuna kadar Avrupa’da 30 hibrit model sunmayı planlıyor. Bu stratejik hamle Stellantis’in hibrit araçlara olan talebi karşılamak ve bu alanda liderlik pozisyonunu güçlendirmek için attığı önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
30 farklı hibrit modelin piyasaya sürülmesi tüketicilere geniş bir yelpazede seçenekler sunacak ve her türlü sürücü ihtiyacına uygun bir hibrit model bulunmasını sağlayacak. Bu geniş ürün yelpazesi Stellantis’in çevre dostu teknolojiler ve sürdürülebilir ulaşım çözümleri konusundaki kararlılığını da gösteriyor.
Avrupa’da elektrikli araçların satışlarındaki ivme düşerken hibrit araçlar giderek daha fazla popülerlik kazanıyor. Bu eğilim tüketicilerin hem çevresel hem de ekonomik avantajlar sunan hibrit araçlara olan ilgisini yansıtıyor. Hibrit araçlar elektrikli ve içten yanmalı motorları birleştirerek daha düşük yakıt tüketimi ve emisyon değerleri sunuyor.
Bu avantajlar hibrit araçları hem çevre dostu hem de kullanıcı dostu bir seçenek haline getiriyor. Elektrikli araçların şarj altyapısının hala tam olarak gelişmemiş olması ve uzun yolculuklar sırasında şarj istasyonlarına erişim zorlukları tüketicileri hibrit araçlara yönlendiren faktörler arasında yer alıyor.
Stellantis Hafif Hibrit Modelleri Tercih Ediyor
Stellantis, hibrit araç pazarındaki büyümeyi göz önünde bulundurarak ağırlıklı olarak hafif hibrit teknolojisini kullanan yeni modellerini tanıtmaya hazırlanıyor. Bu modeller 28 beygir (21 kW) gücünde elektrik motoruyla entegre edilmiş çift kavramalı şanzıman (eDCT) ile donatılacak.
Bu yenilikçi şanzıman sistemi daha yumuşak ve verimli bir sürüş deneyimi sunarken aracın performansını artıracak ve yakıt ekonomisini iyileştirecek. Elektrik motorunun sağladığı ekstra güç özellikle şehir içi sürüşlerde ve düşük hızlarda yakıt tüketimini azaltacak ve aracın genel verimliliğini artıracak.
Bu hafif hibrit sistemde 09 kWh kapasiteli 48V’luk bir pil paketi kullanılacak. Bu pil paketi araç hareket halindeyken enerji depolayarak gerektiğinde elektrik motoruna güç sağlayacak. Bu sayede araç sadece elektrikle 1 km’ye kadar menzil sunabilecek. Her ne kadar tam hibrit sistemler kadar uzun bir elektrikli sürüş menzili sunmasa da hafif hibrit sistemler günlük sürüşlerde önemli avantajlar sağlıyor. Elektrik motorunun kısa mesafelerde kullanılabilmesi özellikle sıkışık trafikte ve şehir içi dur-kalk sürüşlerinde yakıt tasarrufu sağlıyor.
Uygun Fiyatıyla Ön Plana Çıkıyor
Hafif hibrit araçlar benzinle çalışan muadillerine göre daha temiz ve daha düşük yakıt tüketimi sunarak çevre dostu bir seçenek olarak öne çıkıyor. Bu araçlar içten yanmalı motorların yanı sıra elektrik motorlarını da kullanarak yakıt verimliliğini artırıyor ve emisyonları azaltıyor.
Hafif hibrit sistemlerin temel avantajlarından biri rejeneratif frenleme teknolojisi sayesinde frenleme sırasında enerji geri kazanımı sağlamasıdır. Bu özellik şehir içi sürüşlerde sıkça dur-kalk yapılan durumlarda önemli bir yakıt tasarrufu sağlar ve aracın genel verimliliğini artırır.
Hafif hibritlerin sunduğu çevresel ve ekonomik avantajlar onları sadece daha sürdürülebilir bir seçenek yapmakla kalmıyor aynı zamanda maliyet açısından da cazip kılıyor. Şarjlı hibrit ve tam elektrikli modellere göre daha uygun fiyatlarla sunulan hafif hibrit araçlar geniş bir tüketici kitlesine hitap ediyor.
Elektrikli araçlar gelişmiş batarya teknolojileri ve şarj altyapısı gerektirdiğinden genellikle daha yüksek maliyetlere sahipken hafif hibritler daha basit ve maliyet etkin çözümler sunuyor. Bu durum hafif hibritleri çevre dostu araç arayışında olan ancak yüksek maliyetlerden kaçınmak isteyen müşteriler için ideal bir seçenek haline getiriyor.